Küçük Lina, ölümcül hastalığını kök hücre bağışı ile yendi

AA & Ensonhaber

Kısırlık teşhisi konan ve tedavi görse de çocuk sahibi olmayacağı söylenen Esengül Gök’ün “mucizesi” olarak dünyaya gelen Lina, doğduğunda ten rengi ve saçları pamuk benzer biçimde beyaz bir bebekti.

Anne ve babası ailelerinde sarı saçlı kişiler olduğundan bunun bir hastalık emaresi olabileceğinden şüphelenmezken Lina süre içinde sık sık ateşlenmeye, enfeksiyon geçirmeye başladı.

Ailesi kızlarını birçok kez doktora götürse de bu belirtilerin sebebi anlaşılamadı.

Ölümcül hastalığına tek deva kemik iliği nakliydi

Küçük Lina, bigün enfeksiyon ataklarının en ağırını yaşadı. Ailesinin getirmiş olduğu Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Lina’ya, detaylı tahlil ve araştırmalar sonucunda dünyada oldukça ender rastlanan “Chediak Higashi Sendromu” teşhisi konuldu.

Ciltte, saçta ve gözlerde melanin pigmentinin azalması yada tamamen yok olmasına neden olan, ağır immün yetmezlik, hafifçe kanama bozukluğu, nörolojik bozukluklar ile seyredebilen, tedavi edilmezse erken ölümle sonuçlanan bu hastalıktan Lina’nın kurtulabilmesi için tek çarenin kemik iliği nakli olduğu aktarıldı.

Küçük Lina, sağlığına kavuştu

Doktorlarının TÜRKÖK’e başvurması sonucunda Lina’ya kısa sürede uygun donör bulunmuş oldu.

Hastanenin Çocuk Hematoloji-Onkoloji Kliniği ve Çocuk Kemik İliği Nakil Ünitesi İdari Sorumlusu Prof. Dr. Suar Çakı Kılıç ve ekibince meydana getirilen ilik naklinin arkasından Lina, artık sıhhatli ve yüzü gülen bir çocuk olarak yaşamını sürdürüyor.

Küçük Lina, ölümcül hastalığını kök hücre bağışı ile yendi

Ilkin kemoterapi görmüş oldu, arkasından nakil oldu

AA muhabirine konuşan Prof. Dr. Kılıç, bir yıl ilkin yüksek ateş şikayetiyle hastanelerine getirilen Lina’nın kan değerlerinin oldukça düşük çıktığını, bunun üstüne yaptıkları detaylı incelemede, kendisine oldukça ender görülen Hemofagositik Lenfohistiyositoz’un (HLH) alt tipi “Chediak Higashi Sendromu” tanısı koyduklarını söylemiş oldu.

Genetik temelli bu sendromun, bağışıklık sisteminin yetersizliğinden kaynaklandığını belirten Kılıç, bu hastalığı yaşayan çocuklarda cildin ve saçın belirgin şekilde açık renkte olabildiğini ve sık enfeksiyon geçirebildiklerini kaydetti.

Prof. Dr. Kılıç, Lina’ya uygulanan tedavi sürecini şu şekilde söyledi:

Bir çok bağışıklık sistemi yetmezliğinde kati tedavi, kemik iliği nakli oluyor. Fakat Lina benzer biçimde HLH atakları olan çocuklarda ilk olarak bunu yatıştırmak için kemoterapi de içeren hususi bir tedavi uygulanıyor. Ortalama 8 hafta sürüyor. Tedaviye devam ederken hastanın (kemik iliği) vericisi var mı, var ise sıhhat durumu uygun mu, bunlara da bakıyoruz. Lina’nın aile içi vericisi yoktu. TÜRKÖK’e onu asla tanımayan, asla bilmeyen bir kişinin tamamen kendi isteğiyle verdiği kök hücresi yardımıyla hayata döndü.

Lina tedavi edilemeseydi bu ataklarının zamansız şekilde tekrarlayacağını, ataklar sebebiyle karaciğer yetmezliği gelişebileceğini, enfeksiyon kaynaklı yaşamını kaybedebileceğini dile getiren Kılıç, bebeğin fena seyirli bir hastalıktan kurtulduğunu beyan etti.

Naklin üstünden 2 yıl geçtiğinde tamamen iyileşecek

Prof. Dr. Kılıç, kök hücre naklinden sonrasında hastaların tamamen iyileşebilmesi için belirli bir süre geçmesi gerektiğine dikkati çekti.

Lina’ya da 8 ay ilkin nakil yaptıklarını, artık bağışıklık sisteminin yaşıtlarındaki kadar olmasa da hastalığına bakılırsa oldukça daha iyi hale geldiğini söyleyen Kılıç,

Nakil sonrası bağışıklık sistemiyle ilgili bazı baskılayıcı ilaçlar veriyoruz. Arkasından bu ilaçları kesiyoruz ve artık kendi bağışıklık sistemiyle gitmelerini istiyoruz. İlk aylarda enfeksiyon sorunlarını fazlaca yaşıyoruz fakat ondan sonraki dönemlerde, artık ilik çalışıp sıhhatli hücreler üretilmeye başlıyor. Dönemin ilerlemesi bu çocuklar için bir avantaj. Naklin birinci yılını atlattıktan sonrasında bağışıklık sistemi daha iyi oluyor. İkinci yılı atlattıktan sonrasında da artık sizden, benden bir farkları olmuyor.

diye konuştu.

Bağış düşünenlere “korkmayın ve vazgeçmeyin” çağrısı

Prof. Dr. Kılıç, TÜRKÖK’e insanların gönüllülük esasıyla ve hiçbir karşılık beklemeden bağışladıkları kök hücreleriyle hastalara şifa olduklarını belirtti.

Kök hücre bağışının korkulacak bir şey olmadığını vurgulayan Kılıç,

Bazı kuralları, yapılması ihtiyaç duyulan işlemler var fakat karşılığında bir kişiye yaşam vermiş oluyorsunuz. O nedenle de tıpkı kan bağışı benzer biçimde kök hücre bağışının da devletimizde yaygınlaşmasını ve de bu bağışa kabul eden insanların son dakikada vazgeçmemesini istiyoruz.

mesajını verdi.

Lina’nın anası Esengül Gök ise eşiyle hayatlarını birleştirdikten sonrasında bir süre evlatları olmadığı için başvurduğu birçok hekimin, tedavi de görse anne olamayacağını kendisine söylediğini aktardı.

Bunun kendisinde ciddi bir ruhsal yıkıma niçin bulunduğunu belirten Gök, bundan bir yıl sonrasında ise hamile bulunduğunu öğrendiğini dile getirdi.

Hamileyken hiçbir sorun yaşamadığını, tertipli gittiği kontrollerde de doktorunun kendisine sıhhatli bir bebek dünyaya getireceğini aktardığını ifade eden Gök, kızlarının doğduğu gün ve sonrasında neler yaşadıklarını şu şekilde söyledi:

Lina doğduğunda saçları, ten rengi bembeyazdı. Ailede sarı saçlı kişiler olduğundan oldukça yadırgamadık, bir hastalık taşıdığını düşünmedik. Kontrollerde de bir şey çıkmamıştı. Bebeğimizi aldık, evimize gittik. Sadece Lina uzun süre hastaydı, ne işe yaradığını anlayamıyorduk. Devamlı burnu akıyor, ateşi çıkıyor ya da nefesinden koku geliyordu. Halsizliği, iştahsızlığı vardı. Acile götürdüğümüz zamanlar oldukça oldu. Antibiyotik yazıp iyileşmesi için eve gönderiyorlardı. Akabinde birazcık iyileşiyordu fakat bir süre sonrasında yine hastalanıyordu. Sonrasında detaylı kan tahlili yapılmış oldu ve hastalığının tanısı konuldu.

Kızının rahatsızlığını öğrendiğinde ikiz beklediğinden bahseden Gök, 7 aylık hamile olduğu o süreci tanım etmede “zor” kelimesinin bile hafifçe kalacağını belirtti.

“Lina artık hasta bir çocuk değil”

Gök, her şeyin oldukça ağır bulunduğunu, aslına bakarsan ikizlere hamile olmanın oldukça zor bir durum bulunduğunu, akabinde Lina’nın hastalığını öğrendiğimde büyük şok yaşadığını dile getirdi. Esengül Gök, o haldeyken hematoloji kliniğinde yattıklarını ve oldukça zor günler geçirdiklerini aktardı.

Anne Gök, kızına ilik nakli için donör bulunduğunu öğrendiğinde neler hissettiğini belirterek,

Donör bulunması görkemli bir haberdi. ‘Acaba bulunur mu?’ diye kafamızda hep sual işareti vardı. Şükürler olsun Lina iyi, tedavisi pozitif netice verdi. Artık hasta bir çocuk değil.

diye konuştu.