İlim Yayma Ödüllerinin peşinden konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şu açıklamaları yapıyor:
İlim Yayma Ödülleri vesilesiyle sizlerle birlikte olmaktan memnunum. Bu yıl Aziz Sancar hocamıza İlim Yayma Vakfı 50.yılına hususi bir mükafat takdim ediyoruz. Aziz Sancar hocamıza buradan şükranlarımızı gönderiyoruz. Ülkemizin oldukça partili hayata geçmesiyle filizlenen demoktrasi, özgürlük ve kalkınma adım atmıştır. SAbahattin Zaim hocamız şöyleki konu alıyor; 1951 tükriye sinin manzarası şuydu: Ne hususi okulumuz vardı ne bilim adamımız, ne derneğimiz ne vakfımız vardı. Tamamen teşlilatsız bir toplumduk. Tüm gayrimüslümlerin teşkilatları vardı. 1950 sonrasında cemiyetleşmek başladı. İlk cemiyetimiz de İlim Yayma cemiyetiydi. Yasakların ve baskıların altında ezilen milletimiz partimizle tekrardan kendini bulmuştur.
Vakfımızın kuruluşunun 50. yıl dönümünü geride bıraktık. İlim Yayma Cemiyeti ve Vakfı, yurtları, bursları, eğitim merkezleri, örgün ve yaygın eğitim kurumları, üniversitesiyle iftihar verici bir müessesedir. İmam Hatip okullarının kuruluşu ve yaşatılmasında cemiyetimizin yaşamsal katkıları olmuştur. Kuruluşumuzdan bugüne alın teri döken her insana iftiharlarımı sunuyorum. Rahmetli Sabahatttin Zaim hocamız bilim adamlarının kendilerini iyi mi geliştirmesi gerektiğine kafa yormuş bir münevverdir. Bir sahada derinleşmek tek başına kafi değildir.
“FİKİR KURAKLIĞI YAŞIYORUZ”
Gençlik döneminde hata yapmaktan korkarak yaratı verymeyen kitap yazmayan ilim adamı sonrasında bu tarz şeyleri asla yapması imkansız. Sabahattin Zaim hocamıza bakılırsa gelip geçici bir uğraş olan bilimi kıymetli kılan devamlı kendini geliştirmektir. Ülkemiz bu bakımdan maalesef kurak bir süreçten geçiyor. 10 binlerce hocamız olmasına karşın telif yaratı sayımız bir fazlaca düşüktür. Çeviri eserler, elbet önemlidir. Düşünce kuraklığı yaşıyoruz. Bir şeyle dertlenmek onun davasını gütmenin şartıdır. Türk ve İslam dünyasının bu şekilde bir davası vardır. Bu davayı gündeme getirip hatırlatmak hepimizin vazifesidir. İlim insanlarımızla gurur duyacağımız günler gelecektir.
Bir milletin varlığını sürdürebilmesi yetiştirdiği nesillerin donanımına bağlıdır. Toplumların geleceklerinden duydukları endişenin en mühim sebebi yeni nesilin avuçlarından yitik gittiğini görmektedir. Bizde teknolojiyle beraber evlatlarımızı korumak zorundayız. Yabancı toplumsal platformların kullanılması etik açıdan ciddi bir yozlaşma yaşanıyor. Ulusal bünyemizi tahrip eden sapkın akımların toplumuza sirayet ettiğini görüyoruz. Bunların yayılmasını engellemek İlim Yayma Cemiyeti şeklinde müesseselerimize düşüyor.